okul bir yorucu bir yorucu. hocaları dinlerken yoruluyorum. özellikle introdakşın tu kominikeyşın end dizayn dersinde ve introdakşın tu kompüting'de beynim akıyor. daha uzun isimli olan derste astığımız on beş piroce üzerinden kritik yapıyor hoca ama böyle bi şey yok yani. üç saat konuşuyor lan. ayrıca ilk beş piroce üzerinde o kadar AMA O KADAR uzun konuşuyor ki hani kağıtlar kağıtlıklarından utanıyorlar artık. dahası son beş altı piroceye geldiğinde bi sonraki pirocenin kağıtlarını dağıtmak ve açıklama yapabilmek için hız yapıyor ve güme gidiyor o kağıtlar da. evet canım. benimki de güme gitti. ha zaten hiçbir yanını doğru düzgün yapamamışım orası ayrı. yalnız en çok neye üzülüyorum biliyor musun? yaklaşık sekiz saatimi falan harcıyorum ve sonunda elde ettiğim kocaman bi hiç oluyor. daha da kötüsü derste kalacağım diye paniklemek falan şöyle bi yana dursun, benden hiçbir bok olmayacak özgüvensizliği yeşermeye başlıyor yavaştan insanın içinde.
bi başka mevzu da para. su gibi akıyor arkadaş, algılayamıyorum. yaptığım tek şeyin sabah açlıktan ölmemek için bi poğaça veya sandviç, öğlen de yemek yemek olmasına rağmen. ha bir de malzeme mevzusu var gerçi. kartonlara doyamadık. sonra tek sosyalleşme fırsatı olan on dakikalık aralarda her bir allahın kulu sigara içtiğinden saçlarım iğrenç oluyor. fakülte binası zaten ortama en uzak bina. ortam da iktisat binası bu arada. zira önünden kalabalık eksik olmuyor. ayrıca binanın iki yapıyı bağlayan yerinde bir giriş var, mübarek vadi. nasıl esiyor kapının önü anlatamam. esmeyince de donuyoruz. dönüş desen ayrı işkence. 17:40'tan sonra biterse ders o iğrenç trafiğe kalıyorum ve sabah on beş dakika olan yol oluyor sana kırk dakika. ne bileyim ya. üniversite falan. biz yanlış gelmişiz galiba.
şu yukarıdaki fotoğrafta kızın arkasında gördüğünüz bitki var ya. hah işte nasıl arı çekiyor. nasıl arı çekiyor. akıllara zarar. yemek yerken de arılarla savaş halinde yiyoruz zaten. ağzıma girecek diye çok korkuyorum.
4 yorum :
:)) Hepimiz böyle zor şartlar altında okuyoruz. Okumak zor zanaatmış onu çok iyi anladım ben.
Para... Ah o para. Hiçbir şekilde yetmiyor. Burslar yetmiyor. Başka bir yerden hiç para gelmiyor. Sadece burslar. Onlar da ne kiraya, ne elektriğe, ne kitaba, ne fotokopiye, ne yola, ne de yemeğe hiçbir şekilde yetmiyor. Yalnız da yaşadığım için yemek yemek de canım istemiyor zaten.
Ayy... Ben de ne dertliymişim. :P
eheh olsun yaav. ben şikayetçi değilim. yani dertlerinden. otobüs ve servis işi insanı çok yoruyor. fena fena.
Beni unutmus olsan hissederdim.
ilginç ama insan hakikaten unutulunca hissediyor. sana gelince, isminin olmadığı bi durumda ne desem boş tabi.
Yorum Gönder