"işte önemli iki takımın maçı var. real madrid, liverpool gibi böyle bayağı büyük iki takımın ama on dört şubata denk geliyor. işte bütün kadınlar sinemaya gidelim, sinemaya gidelim, diye ısrar ediyorlar. sinema salonunda erkekler tabi bi saate bi ekrana bakıyor, gerginler falan derken ışıklar kararıyor ve ekranda maç canlı olarak yayınlanmaya başlıyor. adamların suratını görmeniz lazım tabi. çocuklar gibi mutlular."
'ama işte şimdi elimi dışarı uzattığımda
yağmurun yağıp yağmayacağını kavramak dışında
sana dair hiçbir şey bulamıyor olmam'

http://fizy.com/#s/1air0p

bazı şarkıları dönüp dönüp. yıllar boyu.
şunu düşündüm, öss dönemi kurulan arkadaşlıklar çok farklı kafaların arkadaşlıkları. geçici oluşlarından ya da yüzeysel oluşlarından falan dem vurmuyorum kesinlikle. tersine alabildiğine derin, hemen her konudan uzun konuşmaları kapsayan saatler boyu süren konuşmalar. ortak bi ağırlığı paylaşmak gibi. herkesin aynı ama farklı bi yolda olduğu o iğrenç dönem. hayatın ve yaşamanın tüm anlamlarından sıyrıldığı o dönem. dönüp fotoğraflara bakınca dönüştüğümüz şeye inanamadığımız o dönem. sonra pat diye üniversite ortamına düşüvermemiz. her şeyin iyi gibi gitmesi, her şeyin mükemmel gitmesi, her şeyin boka sarması, her şeyin bok gibi gitmesi ve her şeyin yeniden iyileşmesi. yeniden gülüp, yeniden gülümseyebilmek, yine de devam ettiğini sanıp edememek. neyse ki kendimi uzun süreli iyileşmelere çoktan alıştırmıştım. zaman gerek diyorum kendime, oyalanmaktan vazgeçip tekrar yaşamaya bakana kadar biraz zaman geçmesi gerek.