şimdi. geçen art and culture dersinde fırfırlı gömleklerin giyildiği döneme ait bi resme klasik sanat tarihçilerinin yaptığı yorumları okudu pek sevgili hocamız sonra da olayın nasıl abartıldığını açıklayan bi takım cümleler kurdu. yani mesela işte efenim resimdeki hatunlar karanlığın içinden bir ay gibi parıldayarak aydınlanmanın hede hödösünü sembolize ederler'den girip adamın aslında oduna ve yemeğe ihtiyacı varmış resimlerini yapmış'tan çıktık. aklıma ışık hızıyla kafka'nın kitapları geldi. kendisini küçümsediğimden, entellerin yazarı o yeaa diye düşündüğümden falan değil; ama kitaptaki her bir ayrıntıdan bir yerlere varılıyor olması bende de adamın sadece yazası gelmiş yazmış fikrini uyandırıyor.du. ama bir türlü söyleyemiyordum. sonra da vazgeçmiştim zaten. lakin o gün öyle bi konu denk gelince sınıfta yine bu düşünceye sardırmaktan kendimi alamadım. arayınca bulmak diye bir mevzu var neticede yahu. kullandığı kelime sayısından tut da ne bileyim virgülüne kadar anlam çıkarabilirsin çok istersen. ki dönüşüm'ü okuduğumuz dönemde bir onu yapmadığımız kalmıştı.
bugün bir zamanlar anadolu'da'ya gittik; çünkü ders için üzerine yazı yazmam gerekiyor. nuri bey bizleri gene şaşırtmadı tabisi. yine de hala o birkaç dakikalık sabit görüntülere alışamadığımı görmek üzücü oldu; çünkü onları izlemekten sıkıldığım o anda yönetmenin vermek istediği duygudan da koptuğumu düşünüyorum. ama olmuyor arkadaş. bir yerden sonra olmuyor yani. "eee" diyorum. istemsiz diyorum. ayrıca ee şey, aramızda kalsın ama bitiş sahnesinde de tam "eee"liyordum ki film sona erdi. kendi kendime utanmadım değil. yine de adam yapıyor mu yapıyor.
yarın milyonlarca yapmam gereken şey var. keşke hafta sonları üç gün olsa.
6 yorum :
mutsuzsun ama keyfin yerinde bakıyorum.
çok doğru yerden bakıyorsun.
haftasonum bu dönem 3 gün.bunu söylemem ne kadar doğru bilmiyorum ama eheh
kalbim kırık, kapılar açık....
Sansim varsa ben sana talibim.
paravan açılsın diyoooor.
Yorum Gönder