dedim tatilde boş durmayayım beynim az buçuk sanatsal mevzulara yönelsin, kavramsal sanatla ilgili bi kitap aldım kütüphaneden onu okuyorum. garibime giden bi şey öğrendim buraya da yazayım anı falan olsun ne bileyim.
şimdi joseph kosuth adlı bir amcamızın one and three chairs diye bir eseri (?) var ki kendisi şu oluyor:
sanatçı kişinin kendi söylediğine göre sandalyenin sergilendiği yer değiştikçe fotoğrafın da değişmesi gerekliliği, buna rağmen fikrin hep sabit kalması ve formun önemli olmaması durumu hoşuna gitmiş. bi nevi rene magritte'teki ceci n'est pas une pipe durumu mevcut. yani yine formun tanımlanması ve "gerçek" olanının bu tanıma göre şekillenmesi veya şekillenememesi durumu ve fikrin olayın temeli olması.
ama asıl beni eğlendiren kısmı bunun müzede saklanması; çünkü o zamana kadar kavramsal sanat diye bi mevzu olmadığından bu tür eserlerin saklanabileceği özel bi bölüm yok. dolayısıyla kosuth'un eseri sandalye dizayn bölümü'nde, fotoğraf fotoğraf bölümü'nde ve sözlük tanımı da kütüphanede olmak üzere saklanıyor. yani adamlar eseri saklamanın yolunu onu "parçalamakta" buluyorlar.
bu da böyle bir şeydi.