tag:blogger.com,1999:blog-72877827559519158642024-03-19T05:37:06.816+02:00tanrım size bir salıncakekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.comBlogger358125tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-85178864474101103192017-03-11T07:58:00.000+02:002017-03-11T08:00:42.570+02:00heart is a muscle and it needs exercise<div style="text-align: justify;">
hayatımda kaç kere hayatta olduğuma minnettar hissettim bilmiyorum, belki hiç. belki bir iki. bavulları toplarken duyduğum cümle aynıydı: "tek başına oralara gidiyorsun, valla bravo!" tek başına oralara gitmenin neyi kapsadığını çok da bilmiyordum, söyleyenlerin de bildiğini sanmam. düzen değiştirmek, sevdiklerini geride bırakmak gibi herkesin bir şekilde hayatında yaşadığı şeylerdi herhalde. şimdi çıkıp da, "evet artık biliyorum!" falan diyecek değilim. bilmediğim milyarlarca şey var ama bildiğim de bir sürü.<br />
<br /></div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
sana, ha deyince sevdiğin birine gidebilmekle ha deyince bilet bakıp sekmeyi kapamanın farkını anlatamam. yaşayan herkes için de farklı muhakkak. ya da ha deyince gidebileceğin sevdiğin birinin olmamasını anlayamam. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
bugüne kadar aile deyince bildiğim, anladığımla bugünden sonrası farklı. fark etmeden ailem olan hiç kimsem olmamıştı. bugüne kadar olacağının ihtimalini dahi bilmiyordum. kalbim acıyor, aklım hissedebilmenin verdiği huzurla dolu ama ağlamak istiyorum. yalnız hissetmiştim. paniklemiştim ve yalnız hissetmiştim. tanıdıktı. ama kimsesiz hissetmemiştim. içeriye gidip koltukta oturan annemi ya da babamı bulamamak nasıl bir şey bilmiyordum. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
gitmek görece kolay, gitmiş olmak zor. gitmiş olmak her gün yeniden kalbi çalıştırmayı gerektiriyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
hiçbir şey bilmeden buraya gelip de bilen birinin kanatlarının arasına saklandığımı fark etmemiştim. bir düzen kurduğumuzu, bunca şey paylaşırken yine de bu kadar sıkı bağ kurduğumu fark etmemiştim. sanırım başıma gelen her şey için minnettarım. yaşadığım ve hissedebildiğim için. etrafımdaki herkes için. </div>
</div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-56677207995594592992017-02-26T21:57:00.000+02:002017-02-26T21:57:12.988+02:00<div style="text-align: justify;">
hiç ummadığım birinden sevgiye ve aşka dair bambaşka şeyler öğrenmek, duymak ve üzüntüsünü paylaşmak çok garip ve güzel. bana kendime dair birçok şey öğreten insanla, hiç tanımadığım ama çok sevdiğim birini aynı şehre uğurlamak tuhaf. ikisi için de en güzeli olsun. güzel insanlar önemli. </div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-22504007745400901032017-02-03T22:12:00.002+02:002017-02-03T22:14:07.351+02:00mark yourself safegüvende hissetmekle ilgili proje yapmaya yeltenirken, kendi fiziksel alanımda bir anda güvensizlik içinde kalmam trajikomik oldu. insan sinirleniyor. korkuyla, çaresizlikle karışık bir sinirlenme hali. önce kendime yaptığım hata için kızdım, neden tanımadığım birinin önünde evimin kapısından içeri girdim diye, çünkü girmesem bilmeyecekti, geri gelmeyecekti. sonra beni kibar yapan şartlara kızdım. gülümseyerek konuşmasam geri gelmeyecekti. geri tepen savunma mekanizmama kızdım, ondan korkmadığımı anlasın diye hayır beni rahatsız etmiyorsun deyişime. ilk geri gelişinde polisi aramayışıma, ikinci gelişinde ev arkadaşımın kim olduğuna dikkatlice bakmadan kapıyı açışına. <br /><br />genç oluşuma, kadın olduğum, benimle beraber kalan bir erkek olmadığı için buna maruz kalışıma öfke duydum. yapılacak hiçbir şey olmayışına, kurbanlık koyun gibi öyle beklememiz gerekişine öfke duydum. kaçtığım için kendimi suçladım. evde kalmak istemedim, kaçtım, korktum. güvende olduğumu bildiğim halde, kimsenin gelmeyeceğini bildiğim halde sabaha karşı beşte uyandım, buz gibi taşların üstünde, ses çıkarmamaya çalışarak ağladım. hayatımda üçüncü defa bu kadar çaresiz hissettim. <br /><br />geçen dönem öğrendiğim once şeyi düşündüm, öğrendiğim her şeyin hızla suratıma çarpışını ve bilgiyle korkuyu yenemediğim için kendimi güçsüz saydım. yalnız kalmamak için köpek sahibi olmayı bencillik diye yargılarken korkumdan köpek sahibi olmayı düşünecek kadar "alçalışımdan" utandım. daha da çaresiz hissettim. <br /><br />ne istediğini kestiremediğim, kültürünü filmler dışında bilmediğim, vücut dilini okuyamadığım, akıl sağlığının çok da yerinde olduğunu düşünmediğim yabancı bir erkek tarafından evimde, güvenli olmadığını bildiğim halde, sahip olduğum para buna yettiği için, illüzyonuyla aylardır yaşayabildiğim yerde resmen taciz edildim ve içime saldığı korku beni deli ediyor. <br /><br />hiç bilmediğim bir yerde, her gün yeniden ve yeniden keşfederek, öğrenerek, çaba harcayarak, beynimi acıtarak algılamaya çalıştığım bu yerde altı aydır günlük hayatımı, aklımın işleyişini etkileyecek korkular yaşamadan hayatta kalıyordum. şimdi her ufak seste dikkat kesiliyorum, 911 aramam gerekirse söyleyeceğim cümleleri aklımdan geçiriyorum, bir nevi ezberleme, ne kadar hızlı söylersem o kadar çabuk gelirler ve belki yakalanır mantığı. <br /><br />sonra ailemin sorusu geliyor aklıma: ee başka ne var ne yok? çok şey var da anne, neresinden nasıl başlasam da zaten güvende hissetmediğin bu yeryüzünde seni daha da güvensiz hissettirmesem. nasıl anlatsam sana da zaten hep aklında olan endişeyi körüklemesem. <br /><br />başka, işte öyle, okula gidip geliyorum, çalışıyorum ve korkuyorum. ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-64641439075431907672016-11-03T09:56:00.002+02:002016-11-03T10:03:18.802+02:00bu uykusuzluğu nereye koymalı?<div style="text-align: justify;">
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="https://www.youtube.com/embed/frZSukRp4o8" width="560"></iframe></div>
<br />
buraya gelmeden önce bir ilaca başlamıştım, hormon için. ağustos'tan beri ilacın yarattığı alerjilerle uğraşıyorum. bitmedi BİTMEDİ. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
bunun dışında hayat fena değil sadece geceleri düşünmekten uyuyamıyorum. her şey hakkında, uzun uzun, çok fazla düşünüyorum. buraya neden geldim? ne yapmayı planlıyorum? neden yapmak istiyorum? nasıl yapacağım? geri dönecek miyim? geri dönmek istiyor muyum? geri dönmeye cesaretim var mı? yaptığım ve yapacağım şey kimin için? kimliğimi bir kenara bırakıp, burası için bir şey üretebilir miyim? yaptığım şeyi geri dönüp uygulamak için bir ülke bulabilecek miyim?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
ne kadar yalnızım? konuşmaya ihtiyacım var mı? kimle neyi konuşmalı neyi konuşmamalıyım? yolda yürürken araba camından bana gülümseyen adama sırf kibar olmak için gülümsemeli miyim yoksa dayatılan bir mimik mi bu? karşımda bira içen adam ne diyor? neden o şekilde diyor? neden öyle bakıyor? söylediği cümle ne anlama geliyor? garsona sesimi duyurmak için ne kadar bağırmam lazım? eve nasıl döneceğim? bu araba güvenilir mi? pazartesiye ne yapmam lazımdı?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
projeler yetişecek mi? ne yaparsam daha hızlı okuyabilirim? ya yetişmezse? bugün neden boş geçti? alerjiler neden vücuduma yayıldı? bu ülkenin hali ne olacak? umut var mı? seçim mi olacak? kim niye ağlamış? insanlar neden bu kadar iğrenç kelimeler seçerek konuşmak zorunda? insanlar neden enerjilerini okuyup öğrenmeye ayırmıyor? insanlar neden ayaklanmıyor? elektrik faturası ne kadar gelecek? sabah derse gitsem mi? durakta evsizler olur mu? beni hatırlıyorlar mı? hava soğuyacak mı? bir yerlere yazı yazsam mı? makaleleri ne ara okuyacağım? ya yetişmezse? bu sorumluluk duygusu neden? </div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-50989657070277265202016-08-10T07:53:00.004+03:002016-08-10T07:53:58.681+03:00austin mi, abv<div style="text-align: justify;">
nasılsınız afiyettesiniz inş. beni soracak olursanız durumlar biraz karışık.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
her şey 10 saatlik uçuş ve toplam 24 saatlik varıştan tam beş gün sonra gerçekleşti, austin'e geldim. her zamanki gibi airbnb'den bulduğum evi bulmam dünyalar aldı, hayattan bezdim. tek iyi yanı avrupa'nın tersine havaalanından eve $2.5'a gelmiş olmam olabilir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
evi bulmak için milyar tane insana sordum, hiçbiri bilemedi. en son sesli sesli tartışırken kadının biri "benim kardeşim orda oturuyo götüreyim gel" dedi, sayesinde eve ulaştım. aynı zamanda ev sahibi de giriş kapısında belirdi. "aaa ne tesadüf" dedi gülerek, sıcaktan iğrenç olmuş alnımla kafa atmak istedim ama atmadım. bavulu bagaja attım, evin önüne gittik arabayla. bavulu indirirken sapı koptu. yetmedi eve varış yolundaki toplam 5 adet basamağı 23 kiloluk şeyle çıkmaya çalışırken ben, kendisi gidip kapıda bekledi ve bana "almost there" dedi. bitti mi sandınız? yoo. evde kedi çıktı (bilmeyenler için kedi alerjim var). bitti mi sandınız? yatak çarşaflarında saç çıktı. bitti mi sandınız? yatakta patlamış mısır çıktı. bitti mi sandınız? yatak demiri sırtıma batıyordu. bitti mi sandınız? 15 dk. yürüme mesafesinde dediği otobüs durağı otoyoldan yürümemi gerektiriyordu. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
önceki gece hiç uyumadığım için aralıklarla akşam ona kadar uyudum. bu sırada nefesim daraldı, kalbim deli gibi atmaya başladı ve annemlere "iyi yaa uyyom" falan yazdım. uyku arasında ev sahibi bir ara sağolsun converter getirip verdi. sonra akşam on birde artık stresten kalbimin sıkıştığı noktada "alerjim kötü oldu benim gitmem lazım" diyerek, kendimi facebook'tan tanıştığım, evinde bir gram eşya olmayan arkadaşımın evine bıraktırdım. evden çıkmadan önce "it's a long drive" dedi bana, on dk long drive.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
bu sırada sevgili arkadaşım benim için şişme yatak bulmuştu fakat pompası yoktu. kendisinde pompa olan yatakla pompası olmayan yatağı şişirdik. üzerime thy'nin uçakta verdiği pikeyi örtüp hayata lanet ederek uyudum. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
cumartesi günü gps'im olmadan allahın ulaşımın belasını verdiği bu yerde sora sora yeni sim kart almaya gittim. durak isimlerinin yazmadığı bu mikemmel yerde bi şekilde yolumu bulduktan sonra gittiğim dükkandaki sydney'li çalışan "it is all about life in sydney, it is all about money in here" dedi. burada bulunduğum bir ay gibi gelen 4 günde duyduğum en bilgece söz olabilir. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
sim kart almaya gittiğim yerde bi de baktım ki target var. "aaaa" dedim, "lan ben bunu duydum ya". iki üç saat sonunda POMPALI bir şişme yatak, iki çift çarşaf, bir suluk ve her şey $1'cıdan aldığım ıvır zıvırlarla otobüs durağında beklerken, binip eve gidebileceğim otobüsü anlamadığım için 45 dk otobüs beklemek durumunda kaldım. austin'de ağustos ayında 45 dk otobüs beklemek istemezsiniz. bu sırada yanımda evsiz bir siyahi belirdi, puro ve bira içirip tükürdü, anlamadığım bi şeyler söyledi. havaalanından otobüs aktarması yaptığım durakta beraber beklediğim eroinmandan sonra bir alkoliği kaldırabildim mi? hayır. güneşte altıma yapayazaraktan bekledim. bitti mi? yoo, daha sonra yolun YANLIŞ TARAFINDA BEKLEDİĞİMİ SÖYLEDİLER. biraz da karşıda bekledim :)</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
pazar günü bu böyle olmayacak diyerek bisiklet bakmaya gittik. en ucuzunun $250 olduğunu öğrendikten sonra ihihihi diyerek eve geri eridik.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
bugün (08.09.16) ise ilk defa okula gittim. olaylardan sonra amacımı hatırlamak iyi hissettirdi aslında, bi türkle tanıştım, evinde kalmak için anlaştım gibi bi şey oldu. fakat gün bununla biter mi? yoo teb banka kartımı atm'nin içine düşürdüm. atm'nin bozuk olduğunu anlamadım, tutacak falan sandım. atm yardım hattını aradım, atm'yi yeniden başlatacağız, normalde kartı yok etmesi lazımdı dediler. atm kartı atarsa alabilirsin yoksa gidecek dediler. bir süre bekledim. atm bir şey yapmadı. yandaki dükkana gidip sakız aldım. kalemin ucuna sakız yerleştirip kartımı almaya çalıştım, olmadı. en son yandaki dükkana girip derdimi anlatmaya çalışırken ağlamaya başladım. adam cetvel ve sakız alıp bir süre uğraştıktan sonra kartımı çıkardı. teşekkür edip ağlayarak dükkandan çıktım. bir süre daha ağladım. kuytu yer olsaydı daha da ağlardım. ULAN DAHA CUMA GELDİM. </div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-91015286292353366272016-07-02T04:53:00.001+03:002016-07-02T04:53:56.825+03:00koliler koliler koliler<div style="text-align: justify;">
üç koli kıyafet kaldırdım. ikisi kalacaklar, biri verilecekler. kalacaklar genelde ankara kışı için olanlar. hiç ankara kışı için alınmış kalın kıyafeti olmayan insanları düşündüm bir ara. dışarıda hala biraz kıyafetim var, kalan zamanda giyeceğim ve sonra birkaçını daha atacağım şeyler. madrid macerasından aklımda kalanıyla, nasılsa istediğim hiçbir şeyi bavula sığdıramayacağımdan içinde "belki" geçen cümleler kurduğum her şeyi bırakıyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
eşyalarım da sıkıntı değil aslında ama yanımda götürmek istediğim birkaç şey de yok değil. mesela hoperlörüm, tarayıcım, bambum, teraryumum ve birkaç kitabım. kitapları bi şekilde götüreceğim. hoparlöre de belki alışabilirim de TARAYICIM OLMADAN ASLA.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
bayram sebebiyle bir hafta ankara'da olmayacağım ve dönünce her şey aşırı hızlı olacak sanırım. korkuyla karışık bir heyecan içindeyim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
herhangi bir eşyanın üzerine üç kez düşünürsem verebilecek kafaya erişiyorum, yazlardan nefret ediyorum, sürekli tetris ve kelimelik oynuyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
prizler için adaptör almam lazım.</div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-64125736307568892282016-05-28T01:15:00.002+03:002016-05-28T01:16:11.578+03:00<div style="text-align: justify;">
birkaç gündür çeşitli aralıklarla metro muavini rezaletini okuyorum sözlükte, insanlar ne diyor ne konuşuyor falan diye. her yorumun sonu bir "siktiğimin bilmem neyi", "orospu çocuğu", "vay amk" ile bitiyor. yav siz gerizekalı mısınız ya?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
bir noktaya kadar "amk" kelimesini (?) ben de kullanıyordum, ne yazık ki ünlem halini almıştı bu. hala daha arada kullanıyorum ve kendimden rahatsız oluyorum. tamamiyle düzeltemedim. bu benim kişisel ayıbımdır ve sosyal medyada bunu yapmamaya çalışırım. şimdi siz çıkmış son derece vahim bir şey üzerine yorum yaparken, aynı çürümüşlüğü farklı koldan tekrarlarsanız ancak ve ancak silik kopyalar oluşturursunuz. hiçbir şeyi eleştiremezsiniz.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
sanki bu modern kadın/erkek örneği yazarlar, bu açık fikirli insanlar lise ortaokul yıllarında hiçbir kızı, erkeği yargılamamış da, hiç küfür etmemiş de şimdi bir başka beyin yoksununun yaptığını annesi üzerinden yargılıyor. bu "orospu" çocuğunun onu yetiştiren, pipisini amcalara gösteren, aslan oğluşunın sırtını sıvazlayan, boşluk buldu mu çoluğun çocuğun bacağına göğsüne bakan babası yok mu? hadi onu da geçtim beyni yok mu bu organizmanın?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
genel olarak dünyadan yıldım da bu ülkeden hakikaten yıldım. bu kadar çökmüşlük neyle temizlensin ya? gidin. imkanınız varsa bırakın gidin. başka bir yaşam yok, burası sizin ülkeniz değil. </div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-109232395866341882016-05-23T22:07:00.001+03:002016-05-23T22:07:38.609+03:00ev bulma sanatı<div style="text-align: justify;">
bir süredir ev bulmaya çalışıyorum. başlangıçta bir sürü insan sadece mayıs-temmuz arası evlerini kiraya verdiği için dedim herhalde bulamayacağım. sonra yavaştan tüm yıl için kiraya vermeye başlayanlar veya ev arkadaşı arayanlar çıkmaya başladı. bu sefer de kira çok fazla geldi. sonra saldım, iki üç hafta falan hiçbir şeye bakmadım. bu sırada tee ilk ev aramaya başladığımda bana mesaj atan çocuk aklıma geldi, emlakçılar ücret almıyormuş amerika'da. ücreti ev kiralayandan değil, mülk sahibinden alıyorlar. bi an beni kekliyor sandım ama sonra birkaç emlakçı daha aynı şeyi söyledi. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
çarşamba günü skype görüşmesiyle ev gezeceğim ahah. umarım başıma bi iş gelmez ya. girdik bi yola da valla HAYIRLISI. tabi bununla bitmedi. ev eşyasız, dolayısıyla gittikten sonra yatak almam ve onun nakliyesini falan gerçekleştirmem ama ondan da önce ev arkadaşı bulmam gerekecek. daha önce burada kendine ev arkadaşı falan aramamış bi insan olarak hiç görmediğim bi insanla, hiç gitmediğim bi ülkede eve çıkacağım. yüksek ihtimalle de kira kontratını uzaktan uzağa imzalayacağız. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
bilemiyorum altan bilemiyorum. </div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-48710164381331646362016-04-27T00:15:00.000+03:002016-04-27T00:15:07.614+03:00I - gidiş öncesi<div style="text-align: justify;">
mayıs'a birkaç kala bazı işemeli kusmalı süreçlerimden bahsetmek isterim. şaka şaka kusmadım. ama ufak sinir krizleri yaşanmadı değil.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
bundan yaklaşık olarak dört ay sonra ARRRRIVEDERCIIII diyerek ülke sınırlarını terk ediyorum. fakat buralara gelmeden önce parsons ve school of visual arts gibi kolumu isteseler vereceğim okullara kabul alıp, param yetmediği için gidememek, pazarlık yapmak, verilen artı bursa rağmen yine de gidememek gibi sıkıntılı şeyler yaşadım. evet, okulla pazarlık ettim arkadaşlar. aynı okula "VALLA ELDEN GELEN BU BAŞVURUYU KABUL EDİYOSANIZ EDİN YOKSA SORRY" falan da dedim. bu özgüvenin kaynağı neresi diye sorulacak olursa, cüzdanımın boşluğu derim. kabul alsam bile gidemeyeceğimin bilincinde olarak başvurduğum bu iki okul tıpkı üniversiteye giriş sınavında ilk sıraya koç tam burslu yazmam gibiydi. bir mucize falan olursa, her şey değişebilir umudu.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
ama buralara gelmeden önce böyle işlere kalkışacak arkadaşlara ufak bir iki önerim var. başvuru paraları KOL gibi arkadaşlar. bunun yanında güzel sanatlar dallarından başvuracaksınız artı olarak bir de portfolyo upload parası bayılacaksınız. bunlara ek olarak başvururken içinizin acıyacağı bir başka yer ise kargo.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
ups'in bana euro cinsinden fiyat vermesinin akabinde kendimi ağzım açık ptt sayfasında bulup, amerika kargosunun 65tl olduğunu öğrendikten sonra ptt'nin 10 gün içinde falan ulaştıracağını vadettiği transkriptimi yollamış bulundum. peki ne oldu? 10 oldu, 15 oldu falan derken kargo ulaşmadı bi türlü. şu anda net olarak hatırlamıyorum ama (sekiz okula başvurunca beyin gitti) bir süre içinde yetişmesi gerekiyordu ve YETİŞMEMİŞTİ. en son kendimi ptt çağrı merkezindeki çalışana "İNSANLARIN GELECEĞİYLE OYNAYAMAZSINIZ TAMAM MI????? SİZ KİMSİNİZ YA??? NE OLACAK ŞİMDİ BU????? yani biliyorum sizin suçunuz yok ama BEN KİME ANLATAYIM DERDİMİ NAPICAZ??? tamam not alı-YA ON YEDİ GÜN OLDU YOK HALA!!!" diye haykırarak ağlarken buldum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
neyse sonra durumlar çözüldü ve ben bizim okulun çok cüzi miktarlara anlaşmalı olarak dhl ile transkript yolladığını fark ettim. awwwwwwwwwwwww. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
başvuru durumları hallolunca beni uzun bir "kabul alamayacağım", "alsam da para yetmeyecek", "ya buna eksik mi yolladım", "ay acaba niyet mektubuna şunu da mı yazsaydım" süreci karşıladı. derken ilk kabul en son sıraya koyduğum okuldan geldi. insanoğlu nanköööör, seviniyosun ama en sonuncuydu ya, anlatabiliyo muyum? neyse sonra yavaş yavaş kabuller, skype görüşmeleri başladı. telefonda zaten felaketimdir, skype üzerinden anadili ingilicce olan insanlarla konuşacak olmak düşüncesi beni daha da gerdi ama üstü ciddi altı aşortman stilimden vazgeçmedim. şubat dolaylarında gerçekleşen bu görüşmeler mart'a doğru sonuçlanırken "ulan resmen gidiyorum ya?" hissiyatı da yavaştan gelmeye başladı. tabi bununla gelen burada bırakacağım insanlar durumu da var ama oralara girmek istemiorm..........</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
ileri sararsak, sonunda bir yerin teklifini kabul ettim ve vize için sağlık raporu süreci başladı. bunun ilk meyvesi kolumda ayrı bir organizma yaratan PPD testi oldu. tüberküloz için yapılan bu testi verem savaş dispanserinden zıps diye olup çıkabilir 2-3 gün sonra gidip zıps diye sonucu öğrenebilirsiniz, zaten kimse gelip gitmediği için genelde çay partisi veriyor oluyorlar. gideceğim eyalet sürekli güneşli olduğu için ne olur ne olmaz alerji testi yaptırdım, zira geçen yaz kedi yüzünden nefes alamayarak geberiyordum ve alerjim olduğunu o ara öğrendim. en fazla alerjim ev tozu diye bir şeye çıktı ama kış boyu battaniye ile yatan şahsımın bundan bi şey anlamadığını söylemek mümkün.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
vize için gerekli olan sağlık raporu biter de okulun ki başlamaz mı yav? tabi ki başlar :)))))9 e cinslik bedava PPD testinin amerika dışında yapılanını kabul etmeyen okul için bir de IGRA kan testi araştırmasına girişmem gerekti fakat henüz tamamlamadım. hacettepe'ye gidip gelmekten ciğerim soldu ve aldığım son mayış tükeniyor arkadaşlar. varsa etrafta grafik tasarım, video editing falan işleriniz varsa paslayın.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
nası bağladım?</div>
<div style="text-align: justify;">
güzel.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
öpt bye </div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-87994947732635984512016-03-21T03:28:00.002+02:002016-03-21T03:28:35.262+02:00<div style="text-align: justify;">
kelimenin tam anlamıyla evde çürüyorum, adil kullanım kotası zımbırtısı belirdi sekmede. bazen bir an için yaz sanıyorum, içimi saçma bir heyecan ve mutluluk dolduruyor. umutlu falan hissediyorum sonra bombalar patladığını hatırlıyorum, geçiyor. </div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-25922089080968847252016-03-06T23:45:00.001+02:002016-03-06T23:52:57.582+02:00soothe<div style="text-align: justify;">
hiçbir zaman her şeyin güzel olduğu fikrine kapılmadım. belki o an güzeldi ya da az önce güzeldi ama arka planda hep bir şeyler sürmeye devam etti. iyi olsa bile bir yerlerde iyi olmadığını bilmenin sebep olduğu huzursuzluk hissi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
bugün eve dönerken aklımdan ilk defa şu geçti "sevdiğim insanla güzel şeyler paylaşabildiğim her gün güzel". beni sakin sonra daha da sakin yapan, sevmeyi öğrenmeye iten, bunun için çaba harcama enerjisini kendimde yeniden bulmamı sağlayan ve insan olduğumu hissettiren adamı nereye nasıl koysam bilemiyorum. herkesin bildiği sıfatların altına sokuşturabilirim elbet, böyle bilinebiliriz ama her nefes alışımda sanki ciğerime daha fazla oksijen doldurabiliyormuşum gibi hissettiren bir insanı nasıl tek bir şeyle tanımlarım? </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
öğrendiğim bir şey varsa o da herhangi bir insanı tamir etmeye çalışmanın bir işe yaramadığı ve insanın yalnızca kendisine zarar verdiğidir. yorgun hissettiğimde, devam edecek gücüm olmadığını bildiğim zamanlarda karşımdaki insandan istediğim de bu oldu. kendi canı acısa da iyileşmeme izin veren bu saygı karşısında tarifi zor bir minnet duyuyorum. belki de ben kimseye böyle bir saygı gösteremedim bugüne dek. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
istemsizce de olsa canını yaktığım birini nasıl incitmeden severim? geçtiğimiz iki ay bunu düşünürken üzüntüden öleceğim sandım. duygularım öyle karmakarışık oldu ki her şeye her an kırgın hissettim, çokça ağladım, kötü zamanlar yarattım. hem kendim için, hem bizim için. pes etmedim, belki biraz yoruldum ama beni üzen de beni iyi yapan da hep aynı. sarıldığımda, dokunduğumda, öptüğümde beni iyileştiren aynı.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
do'nun dediği gibi, "iyi olmasını istiyorsan, bırak olsun."</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
sadece olduğu insan olarak beni daha iyi biri yapan bu adamı bavuluma saklayıp götürmek istiyorum.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIr0IBN-hIk_7i38bWrQuWcqq43zO3IHlU5KTD0pJNSdu2mDk69NUTg1aHK6LA0qkQ-skqzB9Gs1e9wwEpJ1US9CSVsMz_wKj1-9r58i_WMkBEIypExSm1nkYAB7c1rDExKSxsKth5qpI/s1600/PrtScr+capture_10.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIr0IBN-hIk_7i38bWrQuWcqq43zO3IHlU5KTD0pJNSdu2mDk69NUTg1aHK6LA0qkQ-skqzB9Gs1e9wwEpJ1US9CSVsMz_wKj1-9r58i_WMkBEIypExSm1nkYAB7c1rDExKSxsKth5qpI/s320/PrtScr+capture_10.jpg" width="291" /></a></div>
<br /></div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-6867798319165700502016-02-27T21:28:00.002+02:002016-02-27T21:28:21.664+02:00sevgili blog, bugün nerde yaşasam diye düşündüm. insan gerçekten hayret ediyor.ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-21064625446033366682016-01-24T22:41:00.000+02:002016-01-24T22:41:01.442+02:006<div style="text-align: justify;">
her şeyin nasıl başlayıp, bittiğine ve nasıl başlayıp bitemediğine ve hatta her şeyin nasıl da başladığına dair yazılar yazmaya az kaldı. o zamana kadar, biz yine şuna dönelim:</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="https://www.youtube.com/embed/4GmViOsBun8" width="420"></iframe></div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-55205673851115685432016-01-20T00:52:00.004+02:002016-01-20T00:52:58.048+02:00kalbim acıyor, açıklayamıyorum. söyleyebiliyorum ama açıklayamıyorum.ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-53303410226366018632015-12-24T23:40:00.002+02:002015-12-24T23:40:49.350+02:00anlamlandıramıyorumekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-49083613259140183592015-12-07T00:43:00.000+02:002015-12-07T00:44:12.373+02:00<i>belli <a href="https://www.youtube.com/watch?v=OTFhLO-Gk-w" target="_blank"><span style="color: #cccccc;">ki</span></a> susmak yaratılmamış şekliydi dünyanın</i>ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-12292968127103389252015-11-22T23:57:00.001+02:002015-11-22T23:57:19.137+02:00<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="https://www.youtube.com/embed/sng_CdAAw8M" width="560"></iframe></div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
küçük şeylerin büyümesiyle hislerin ters orantılı olması canımı sıkıyor.</div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-91647202901066050912015-10-25T23:09:00.001+02:002015-10-25T23:14:30.461+02:00mustang<div style="text-align: justify;">
birkaç saat önce mustang'dan çıktım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
öncelikli olarak şunu söylemeliyim, filmin vurucu olacağını biliyordum. hesaplayamadığım, vuruculuğu geçip karnıma tekmeler savuracağı olmuş. bilen bilir genel olarak kadınlarla ilgili bu ülkede yaşanan şeyler içimde birikir ve bazen taşıyamadığım bir ağırlık oluşturur. buraya yazarım falan. en son özgecan'ın öldürülmesinde böyle hissetmiştim. ondan önce n.ç. davası vardı. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
insanın evinde ve güvende olduğu için suçluluk duyması ağır bir şey. her gün sağlam bir şekilde apartmanın bahçe kapısından girip kapıyı arkamdan kapayabildiğim için aldığım derin nefes, ardından apartman kapısının kapandığına emin olma ve güvendeyim hissi. hemen sonrasında asansörde içimdeki suçluluk duygusunun ben buradayım deyişi. evin kapısından giriş ve bir sonraki geceye veya kadın katline kadar düşüncelerin ötelenişi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
ve buradan itibaren bu yazı spoiler dolup taşacak.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
mustang bu konuların neresinde duruyor? her yerinde. köydeki elektriği kesen teyzeden itibaren kötü hissetmeye başladım sanırım. bir yanda kızların kaçarak maça gitmiş olması, öncesinde verilen, kadın taraftarları resmen aşağılayan maç yorumcuları ve bunların gerçek kayıtlar olması. teyzelerin ataerkilliği kabullenişleri içindeki dayanışma da denemez ya, çabaları. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
bundan sonra zaten her şey son hızda gerilmeye başladı ve ben tekme tokat girişilmesine hiçbir şekilde karşı koyamayarak gözlerim dolu dolu, hani tek gitsem ağlayacak kadar, filmi izledim. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
yola yazılan kalpli yazılara dahi salon gülerken gözüm doldu. teyzenin elektrik kesmesine de gözüm doldu, çünkü bu ülkenin gerçeği budur. çankaya'nın oran'a beş dakika olan bu bölgesinde de oturduğum sokağa benzer hislerle yazı yazıldı. şimdi düşününce belki de o kızı da istemediği biriyle evlendirdiler? yazı anında kapatıldı. bir süre asfaltta gölge olarak kaldı ve zamanla silindi, üstüne tekrardan asfalt atıldı, yok oldu. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
filmi oryantalist olmakla falan suçlayanlar olmuş yorumlarda. tersine ben şunu düşünüyorum: bu kızlar ve o babaanne herkestir. tüm kesimleri kapsar. bunlar sadece köylerde olan şeyler mi sanki? hemen karşınızda oturan yakın kız arkadaşınız eski erkek arkadaşı tarafından tehdit ediliyor olabilir ve bunu aylarca bilmiyor olabilirsiniz. başka insanlara olur sanabilirsiniz. sonra hiç beklemediğiniz anda o "başkaları" olursunuz. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
filmin sonuna doğru kızlar kaçarken yanımdaki kadın nasıl gerilmişse artık kendine hakim olmayıp, masaya bir şey düşünce yakalanacaklar diye ağzından ses kaçırdı. ha bu arada amcaları kızlara tecavüz ediyordu. taciz değildi o. onu herkes bi anlasın. taciz hafife alınıyor ya hani. tecavüz o. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
filmin umuda göz kırparak bitmesi güzel. bir anda istanbul'da, büyük bir ihtimalle sevgilisiyle yaşamakta olan dilek öğretmenin, okumuş bir kadının, kucağına atılan leyla ile beraber seyirci olarak rahatlarken şunu hatırlamak gerekiyor: çözüm biziz. çözüm kendini yetiştirebilme şansı tanınmış kadınlarda. bu sebeple kendime yüklediğim sorumluluğun ağırlığını taşırken tek olmadığımı bilmek bile bana güç verdi. birkaç yıl sonra bu konuda bir şeyler yapabilmeye başladığımda vicdanım daha da rahat edecek. umarım hiçbirimiz yalnız yürümek zorunda kalmayız hiçbir zaman. </div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-39945667953147613712015-10-08T00:57:00.003+03:002015-10-08T00:57:38.006+03:00<div style="text-align: justify;">
stresten midem bulanıyor ve ağlamak istiyorum. bu ülkede yaşamak her şeyin hayat memat meselesi haline gelmesi demek.</div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-70902335195128790912015-09-03T23:26:00.001+03:002015-09-24T00:54:06.412+03:00<div style="text-align: justify;">
bugünlerde gördüğümüz kıyıya vuran çocuk cesedi fotoğrafı yıllar sonra ikonik fotoğraflar filan adı altında anılıyor olacak. böyle düşününce her şey biraz daha garipleşiyor. geçen bir film izledim, kabaca 90'ların savaş öncesi kosova'sında almanya'ya babasının yanına gitmeye çalışan bir çocuk hakkındaydı ve sahil güvenlik yaklaşınca kaçakçı bottaki -spoiler- bir çocuğu kavradığı gibi denize fırlatıyordu.-spoiler- film zaten çıplak olarak insani her şeyi gösteriyor. ortada iç acıtan, ekrandan göz kaçırtan imajlar yok ama izlerken içten içe geriliyor insan ve bam. az önce bahsettiğim sahne. neye uğradığımı şaşırdım bir an. her şey kurgu ama her şey çok gerçekti.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
şimdi "yarın yolda tiksintiyle bakacaksınız"cılarla "bıktık ama onlar da insan bi yerde"ciler kapışır olmuş. herkesin kendine göre sebebi var. kimsenin kimseyi suçlama hakkı olmadığı gibi, herkesin kafaları çevirip de bakması gereken tek yer var. orayı da hepimiz biliyoruz. bu insanlar kamplarda kalabilselerdi veya tutulabilselerdi şu an sokakta sürünmeyeceklerdi ya da insanlar tedirgin olmayacaktı. bugün izlanda falan kampanyalar yapıyorsa bizdeki gibi sokaklarda dilenen, yerlerde yatan insanlar olmayacağını bildikleri için. ne yapacaktı insanlar? millet ayın sonunu getiremezken ekmeğimizi bölüşürüz deyip ev mi açacaktı? nereye kadar bireysel yardımlarla yaşayacak bu insanlar? söylenenlerin anlamsızlığının kendi kendine sokak köpeği beslemeye çalışıp da sonra yapamıyorum, insafsızlar falan diye çıldıran tiplerin girdiği hallerden farkı yok. geçici çözümlerle hiçbir yere varamazsınız. aramızda üç beş toplasak, halk yardım etseler falan bu soruna çözüm olmaz. devlet hiçbir şey yapmazsa, hiçbir şey değişmez.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
ölen çocuklarla alakalı şu illüstrasyonu ancak ve ancak komik bulabildim. <a href="https://www.facebook.com/ainazcartoon/photos/a.1526963024192860.1073741832.1454317661457397/1526963090859520/?type=1&theater" target="_blank">bu nedir ya?</a> insanlar çıplak gerçeklikle öldü. ölmeye de devam edecek. çocukları tatlış bebiş çizimlerle resmetmek bir nevi vicdan rahatlatma herhalde. bir şey yapamıyorum, şöyle çizeyim de böyle yapayım da. tam tersi o fotoğraf ardındaki tüm vahşetle herkesin kafasına kazınsın, unutulamasın.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<iframe frameborder="no" height="166" scrolling="no" src="https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/tracks/225254138&color=00aabb&auto_play=false&hide_related=false&show_comments=true&show_user=true&show_reposts=false" width="100%"></iframe></div>
</div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-17490631236479585482015-08-23T02:27:00.003+03:002015-08-23T02:32:48.713+03:00<div style="text-align: justify;">
yıllardır blogger'ın düzeltemediği önemli bir nokta var ki, o da takip etme. her yerde tek bir follow/unfollow tuşuna geçilmişken, burada işlerin hala yıllar öncesinde kalmış olması can sıkıcı. neden böyle sevgili google? </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
bir insanı kazanmadan kaybetmekten korktuğum için uzağında durmaya çalışıyorum. içimdeki hiçbir şeyin eşit derecede olamayacağına inanmışlık bana nasılsa olmayacak diyor. nasılsa benim gelmek istediğim kadar gelmeyecek, ben de başkalarının gelmemi istedikleri kadar gitmedim. bir yandan da biraz haketmişim gibi hissediyorum. eşitlik bir noktada işin içine giriyor olabilir yani. başkalarının ağzına sıçtın. seninkine de sıçılacak. falan.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
kaybetmeyi kabullenemediğim için aklımı dağıtmaya çalışıyorum, işe yarıyor ama sonra durup güzel olan ne varsa kaçacak mıyım diye soruyorum. üzülmekten korktuğum için mi, üzülmenin zamanı olmadığı için mi?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
sevmek cesaret isteyen bir şey, biraz bunu fark ediyorum. iki üç yıl önce farkında olmadan sevmiş bulunduğumda bundan haberim yoktu sanırım. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
bazı şeylerin her iki tarafında bulunmuş olmak insanın elini kolunu bağlıyor. yapacağım herhangi bir hareketin karşı taraftaki yansımasını, iç sıkıcılığını tahmin edebiliyorum ve bunu görmeye cesaretim yok. açık konuşmaya cesaretim yok. sadece durabiliyorum, çünkü insan nankör. öyle ya da böyle taktiklerle ilerlemeye mecbur olduğumuz zamanlarda yaşıyoruz ve benim bu sefer planım yok. sadece durabiliyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
kendimi kontrol edebildiğimi zannediyordum ama kendime oynuyormuşum galiba. şu an içinde bulunduğum hisleri bir anda fark ettim çünkü. sorun yok sanıyordum. bir şekilde olur falan. her şey olması gerektiği hızda mı ilerliyor, çok mu yavaş, ilerlemiyor mu, hiç ilerleyecek mi? hiçbirini bilmiyorum. tek tük kelimelerden, kısa cümlelerden anlamlar üretmeye çalışıyorum ve belki de hiçbir anlamları yok. ikili ilişkilerde fazla çalışan kafa her şeyi berbat eder ve ben de buna oynuyorum sanki.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="https://www.youtube.com/embed/oKxuiw3iMBE" width="560"></iframe></div>
</div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-38787637318900978542015-08-07T23:51:00.002+03:002015-08-07T23:53:13.970+03:00grad<div style="text-align: justify;">
yapmak istediğim şeylerle arama düzenli olarak bu coğrafyada doğmuş olmanın verdiği maddi sıkıntıların girmesinden gına geldi. sürekli olarak bir şeyler kursağımda kalıyor. yani herhangi bir şeyin en süperi olmak için zaten yeterince hırs sahibi değilim sanırım ama güzel olan şeylerin kıyısından geçmekten yoruldum. güzel bir şey ya olsun ya da tadına da bakmayayım. bir noktada gerçekten oh be demek istiyorum artık. sıçarım öyle işe ya. hmm bu oldu, peki şimdi nolacak demekten iliğim kurudu ya. üstüne üstlük bir de olan bir şey üzerine evet çabalarım meyvesini verdi falan diye düşünmeye doğru bir adım atmaya çalışırken, yo ne münasebet diyerek geri oturtuldum. yapmam gereken milyar tane şey var ve kendi başıma yapmam gerekiyor. alternatifim yok, kimse bana yardım edemez. bendeki çabanın meyvesi buna kadar gelebildi. fenalıklar geçiriyorum arkadaşlar, fenalıklar.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
bunun dışında starbucks'a başvurdum. wow wow wow. bi kahvemi içersiniz belki.<br />
<br />
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="https://www.youtube.com/embed/HeL-Hb8pWgQ" width="560"></iframe></div>
</div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-68812943252135225782015-07-22T02:15:00.001+03:002015-07-22T02:16:52.274+03:00<div style="text-align: justify;">
insan kendini kaç şekilde ikiye bölebilirse artık, her şekliyle böldüm kendimi. aklımı böldüm, kalbimi böldüm, hayatımı böldüm, vücudumu böldüm. savunmasız değilim ama tarif edemediğim kırgınlıklarla dolu içim. öfkem tam geçti mi emin değilim. insan neden acısını yaşamak için zaman tanımaz kendine sanki. çok üzülürsen devam edemezsin, üzülmezsen ileride yine çıkar karşına falan. ideal üzülme süresi varmış gibi. </div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
bir sürü şey değişti. varlığından haberdar olmadığım şeyler varmış, gördüm. bildiğimi sandığım şeyler hiç öyle değilmiş. sınırlar değişkenmiş, insanlar bir sürü. </div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
bir sürü şey değişti. </div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
yine de hiçbir şey kesin bir noktaya varmadı. aptal aptal ağlamak istiyorum. </div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
</div>
<div>
<div style="text-align: justify;">
kendimi böldüm. iki taraf da birbirinden ağır. içim daralıyor. </div>
</div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-23342821502143183892015-06-12T01:40:00.000+03:002015-06-12T01:40:33.971+03:00<div style="text-align: center;">
naber lan bulog, ben böyle:</div>
<div style="text-align: center;">
<br /></div>
<div style="text-align: center;">
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="315" src="https://www.youtube.com/embed/31BS2oTkaw8" width="420"></iframe></div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7287782755951915864.post-84735064979581826512015-05-14T01:44:00.000+03:002015-05-14T01:44:09.039+03:00vanya dayı ve bir şeyler üzerine<div style="text-align: justify;">
dün akün'de vanya dayı'ya gittik. uzun zaman sonra gittiğim bi oyun. bok gibiydi. tabi bunda yüksek ihtimal önceki gece sabahlamış olmamın payı da vardır ama oyuncuların ezberinin kötü olduğunu falan anlayabildiğimiz bir oyundan bahsediyorum. berbattı. üstüne bir de iğrenç seyirci kitlesini eklersek salondan suratımız ekşimiş olarak çıkmamız garip kaçmayacaktır. bak sevgili okuyucu sana sesleniyorum, o siktiğimin telefonunu ne sinema salonunda ne tiyatroda aç. hadi sinemada saygısızlığın tüm seyirciye, tiyatroda sahnedeki insana ettiğin terbiyesizliğin farkına var. sok o telefonu götüne.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
projeleri teslim ettim, yazmam gereken iki kısa essay ve girmem gereken bir sınav kaldı. sanırım a ile geçebileceğim bi dersten sırf mezuniyet projemle uğraşmaktan yıldığım ve başka projeyle uğraşmaya bir gıdım isteğim kalmadığı için daha düşük bir şeyle geçeceğim. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
mezuniyet falan bunlar acayyyip şeyler. ama bildiğim bi şey var o da bir süre durmak istediğim. bir süre denizin ortasında süzülür gibi durmak istiyorum. sonra çeşitli şeylere endişelenmeye devam edeceğim. belki bu durma sırasında alakasız bir işte çalışırım. küçük bi kafede garson olsam mesela çok kötü olmazdı ama öyle küçük tatlış bir kafe bilmiyorum ankara'da. anca kızılay'da bok muamelesi. kızılay demişken, leman kapanmış? yerine zaytung gelmiş? ama garsonlar aynı? hsdfnlsgjm canımız sağolsun.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
şu birkaç haftada bir sürü insanla tanıştım ve bundan çok memnun olduğumu söylemek istiyorum. ondan da öte üniversite hayatımın en güzel insanıyla tanıştım mezun olmadan. du bakıyım. valla en güzel. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
yarın mülakat seminerine gideceğim. ahahaha öfff. önemsemediğin şeyleri önemsemeye başlayınca mülakatın da seminerine falan gidiyorsun işte. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
boş mu konuşuyorum diye sordum kendime vallahi boş konuşuyorum be.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
neyse <a href="https://www.youtube.com/watch?v=B-OoisekXIA" target="_blank">şunu </a>dinleyin</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://www.imdb.com/title/tt1663321/?ref_=nv_sr_3" target="_blank">bunu</a> da izleyin</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
iyi gelir (ikisi de 2011 tarihliymiş be. e tabi insanın kayıp yılı olunca. onları kaçırmışım hep).</div>
ekinhttp://www.blogger.com/profile/05886173776178340566noreply@blogger.com0