neyse ki saçmasapanlığı yadırgayacak durumda değiliz.

her şey gibi bir şey ama burada kimse takılmadı. her şey bir "he" demene bakıyor kaba olmanı benden başkası kale almamalı. yani diyorum ha deyip de şekeri bardağa atmak bu kadar zorsa ben gökyüzünü gösterene kadar herkes dağılmış olur tanrım nolur hiçbir şey bir kompozisyon bütünlüğünde değil.

beni affet.

bana şarkılar kaleme almanı tabi ki kimse beklemeyecek; çünkü hüznün vurgusunu hep yanlış yerde yaparız
önlerinde öpüştüğümüz sokak dolusu bir insan bunu bilir.

herkes kadar kimse olmak istiyorum, farkındasızlığın da farkındalığı var işte bu yüzden herkesten bir fazla olmakla cezalandırılıyoruz. hem ben sana desem ki kitabımı düşürdüm
beni kim ciddiye alacak
otobüsler komedyanın kendisidir, bundan şüphem yok artık.

gözleri görmeyen bir ev gibi odam, yatağım küçülüyorsa bundan sana ne hem biz hiç sarılmadık sabaha karşı
çok karışık bir çarşafın kırışık yüzüne uyanalım demedim mi ben sana
sevgilim bilmiyorum
bu bir sarhoşluk belirtisi değil.
rüya boyunca sarışın bir kadını birinin birini aldatmasını önlemek için trenle göndermeye çalışıyordum ve bir bilet almak bu kadar zor olmamalıydı. tren saati: 14:42

yarı çalıntı cümleler ile.

hayalimde kendimi duvarlara vurarak hala geçememekte olduğumuz bu yıl boyunca her dershane çıkışı 413 durağında sorguladığım bir garip hal konusunda yalnız zannediyordum, meğer değilmişim. otobüs daha durağa yaklaşırken en fazla on beş dakikadır bekliyor olan bir insan topluluğu kapıya doğru (buradan sonra bana yalnız olmadığımı fark ettiren güzel insan konuşuyor) canhıraş koştu.çünkü oturmalarını garantiye alan ön sırada olmaları durumu ellerinden böyle alınıp riske atılmıştı.
kendisine maddi ve manevi zararı minimumdan da az olan olaylara karşı bile duyduğu hırs vsvsvsgdfgndklj şuan diyeceklerimi bin kişi demiştir zaten neyse.

...

o olay ne sinir bozucu lan....allahım.....insanlığa inancımı kaybetmek istemiyorum...eşhedüüü....ulu manituu....yetiş yaa papucu büyük yüce buda....şalom....


anlatabiliyor muyum.

bugünün dünden farkı - yok.

saçının bir tarafı daha kabarık duruyordu, kaygılıydı. gülünce bir gözü daha fazla kısılıyordu, kaygılıydı. güneşte yanakları kızarıyordu, kaygılıydı. pantolonun paçası biraz yukarda duruyordu, kaygılıydı. otobüste dengesini sağlamakta zorlanıyordu, kaygılıydı. müziği yüksek sesle dinliyor olabilirdi, kaygılıydı. bağcıkları çok fazla görünüyordu, kaygılıydı. kaşlarını çatarak mı bakmıştı kıza, kaygılıydı. kalktığında beli açılmış olabilirdi, kaygılıydı. şemsiyesinin suyu birine mi sıçramıştı, kaygılıydı. laf mı atmışlardı, kaygılıydı. yeterince mutlu görünmüyordu, kaygılıydı. gözlerinin altı fazla koyuydu, kaygılıydı. kazanamayacak olabilirdi, kaygılıydı. bugün yeterince güldürmemişti kimseyi, kaygılıydı.

biraz daha rahat olabilsem belki asansör boşluğundan düştüğüm rüyalar görmezdim ve yediklerim yeniden 'tadıyor' olurdu. henüz on sekiz yıl olmasına rağmen nefes almanın bile beni bu kadar kaygılandırması sanki evden çıkarken nefesimi tutuyormuşum da gün boyu öyle geziyormuşum gibi hissettiriyor. bazen çok zorlanıyorum ve bazen otobüste biri bana anlamış gibi gülümsüyor.

patates

uzun yıllardır ankara'da yaşayan biri olarak istanbul'da gözümü açmanın en güzel yanının sabaha karşı oda henüz kahverengi - griyken, herkes uyurken martıların çığlıklarını duymak olduğunu düşündüm hep. ankara'nın kimseyi uyandırmadan ötmeye çalışan kuşlarının yanında ne olup bittiği umurlarında değildi martıların çünkü. çocuk ağlaması ya da sarhos narası sanabilirdin, umurlarında değildi.
şimdi o sabahlara başka anlamlar karıştırabilir miyim?
bilmiyorum.

görmeyip duymayıp bilmediğimiz bir dünyada her şey daha iyi - değil.

BTK'nın geçtiğimiz hafta alan adı sağlayıcı kurumlara gönderdiği yasaklı kelimeler saçmalığından haberiniz olmuştur. Ülkemizin interneti zapturapt altına alma konusunda dünyanın en sansürcü devletlerini geride bırakacak hamlelerine sürekli yenileri ekleniyor.
22 Ağustos'ta devreye girecek sistemde, en özet ifadeyle, internete bir devlet filtresinden geçerek gireceğiz (kararın tamamı burada). Filtreler bir kaç tip ve her internet abonesi bu filtrelerden birini kullanmak zorunda, filtreyi aşmak suç olacak. İşyerinde Websense gibi uygulamaları kullanmak zorunda olanlar bilir, "tasteless" yani "zevksiz" bahanesiyle mizah sitelerine bile erişim engellenir kimi zaman Websense ile. 22 Ağustos'tan itibaren artık aradığınız bir çok şeye ulaşamayacaksınız.
Başkent Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim görevlisi Prof. Dr. Mutlu Binark'ın Yeni Medya Düzeni için yazdığı makalesinde konu hakkında güzel bir yorum bulunuyor.
Konunun gündeme taşınması da Serdar Kuzuloğlu'nun NTV'de verdiği bir röportaj oldu. Mizah programı yaptığını zanneden Banu Güven'in izin verdiği sürelerde Serdar konuyu gayet güzel toparlıyor. Vaktiniz varsa izleyin lütfen.
Lütfen konu hakkında bilgi sahibi olun ve etrafınızı yaklaşmakta olan dev sansüz dalgaları hakkında uyarın.

Kaynak: Bigumigu

yaysak mı yaymasak mı diye düşünmeden,
mümkünse.

ah ek olarak, bloguma da girilemeyecekmiş şurada geçen bir kelimeden ötürü.