sanırım en kötüsü sevdiğimiz insanlara karşı hissettiğimiz o anlık yabancılaşma duygusu. geriye itmek istediğimiz, görmezden gelmek istediğimiz ama üzerimize, özelikle dudaklarımızın iki kenarına oturan, "çok farklıyız, farklı yerlerdeyiz" hissi.

neden, ne için hayatında yer alıyorum, olsam ne olmasam ne. bilerek üşütmenin bile mantıklı geldiği anlar oluyor. sonra dönüp kendi kendime kızmak için yine nedenler bulabiliyorum böylece. 

çevremdeki her şeyin sadece geçmesini bekliyorum. sanki, eğer varsa, o tatmin duygusu hiç gelmeyecek. her şeyin bittiğine inanarak yaşamak kadar aptalca bir şey yoktur belki de; ama o siktiğimin bilinci gelip kafamın ortasına oturunca kalkmıyor. 

bu kadar "tribin" önünde sonunda çok yalnızım ağlamasıyla bittiği bi döngü varken, herkesten uzaklaşsan ne uzaklaşmasan ne.

2 yorum :

l b dedi ki...

acını paylaşıyor ve küçük mutluluklara sarıl diyorum. şimdi yazarken çok salak durdu, okuyunca da keza öyle lakin yaşarken öyle olmuyor.

ekin dedi ki...

herkesin bilinçsizce bir olup seni ortada bıraktığı zamanlarda onları görmek zorlaşıyor sanırım biraz. mesela yarın yine üç saat tek başıma oyalanırken mutsuzluktan ölecek gibi olacağım belki de. içim falan kararacak. ama sonra radyoda güzel bi şarkı çıkmaz mı çıkabilir. öptüm.