türkiye'de basının hep tuhaf zihniyetlerde olduğunun farkındaydım da asıl olay bugün duvara karşı'yı izlememle oldu. film 2004 yapımı, yani ilk haberleri çıktığında ben on bir yaşlarındayım. şimdi fark ediyorum televizyonda devamlı olarak dönen "seks sahneleri", "sibel kekilli", "babası ne demiş", "evlatlıktan reddetmiş", "almanya", "filmin kesilmesi" sözcük ve sözcük öbekleri o bir hafta sonunda öyle beynime kazınmış ki görüldüğü üzere hala hatırlıyorum. yıllardır filmi sırf bu duyduklarım yüzünden erotik kelimesiyle öylesine özdeşleştirmişim ki izleyince acayip şaşırdım. evet seks sahneleri var; ama film bundan oluşmuyor. fikir bu değil. anlayış bu değil. hem de hiç.
diyordum ki hani her yerli filmin hatta dizinin öne çıkarılan sevişme sahnelerine kim inanıyor bu kadar da bu adamlar devam ediyor buna. örneğini kendimde gördüm. yetişme şartlarına bağlı olarak bu filmi sırf beynime kazınanlar yüzünden izlemeyip, hakkında kesin yargılara varmış da olabilirdim. küçüklükten itibaren etrafında böyle bir kafanın olduğu insanın yetişkin olduğunda nasıl bi ahlak anlayışı olabileceğini sanıyorum hepiniz tahmin edersiniz. ondan sonra da vay efendim türkiye neden böyle, şortuna da karışıyorlar falan filan.
film demişken bi önceki kayıtta film ismi rica etmiştim. "gitmek" temalı. şurada iki yüz üç kişiyiz. hadi on kişi burayı okuyor olsun. beşi yorum yapmaya üşeniyor olsun. kalan beşinden sadece bir kişinin mi fikri var lan? naptım ben size ya. silah dayayan varsa alnınıza bileyim. müdahale edeceğim lan. iki yüz yani. üzülüyorum.
bi de geçenlerde babam "ben izmir'deyken kızlar arkadaşlık teklif edebiliyordu, öyle nezih bir yerdi." dedi. içimde "OHA LAN OHA EFSANE DEĞİLMİŞ!!!!!!111111111" diye çığlıklar atarken, dışımdan çok seviyeli gülümsemeler gönderdim.
gülşah marka aseton aldım. şişe küçük diye. şu an parmaklarım ucuz, doldurma parfüm kokuyor. teşekkürler gülşah.
12 yorum :
ben o filmi yıllarca porno sanmıştım
sibel kekiliyi zerre kadar bilmiyorum. oynadığı filmleri ve dizileri de izlemişliğim yok ayrıca.. ama onun hakkında yapılan onca iğrenç yorum ve daha nicesini tesadüf eseri bile görsem cidden üzülüyorum. türk yapımı bir film vizyona girdiğinde ilk önce sevişme sahneleri basına servis edilen bir ülkeden daha fazlasını beklememem gerekir galiba.
m. : sanmamak mümkün değildi zaten o kadar dolduruşa. demek ki yalnız da değilmişim.
mr. brightside: ben de ilk kez bu filmle adını duymuştum. sonra bu aralar pek popüler olan game of thrones'ta gördüm. acayip de şaşırdım. yani aslında kadın gayet başarılı dünyanın bahsettiği bi dizide hiç de hafife alınmayacak bi rol almış durumda ve ta daa türkiye'de neler yapmadılar kadına.
my life without me. teması direkt gitmek değil onun diyenler olacaktır ama ben yine de sakince, "my life without me" diyeceğim kendilerine.
Akvaryum var. Tam olarak gitmek olmasa da teması.
O postunu görmemişim ben. Kimbilir ne yapıyordum o sıralar.
çıplak ayak ve elif teşekkür ederim ikinize de! izledikten sonra da haberdar edeceğim sizi yine buralardan.
o olay efsane değil, ben yaptım oldu mesela.
çok da şık oldu üstelik.
Sinema salonu işleticisi rolündeki adam "duvara karşı'ya girin yaşınız küçük ama olsun ben sizi sokarım ekeikei" demesi ve benim arkama bakmadan kaçmam sonucu bilinç altımda hiç de parlak olmayan hisler uyanmişti.
sanırım tahmin ettiğimden çok daha fazla kişide etkiler bırakmış. hem şaşırıyorum hem de üzülüyorum ya oysa film güzel. kimse türk kafasını yansıttığını söylememiş o zamanlar tabii.
Bi de şey ya. AĞUSTOS BİTİYOR sonunda.
son dokuuuz!
Yorum Gönder