insanın içinin teneke kutu gibi olması hoş bir durum değil. düşündüğüm her şey yankılanıyor. bazen bir şarkıyı yeniden dinliyorum. yeniden bir şarkıyı bazen, şöyle göz göze bakıp da neden birlikte dudaklarımızı uyduramadığımızı merak ediyorum. yanına hafif bi gülümseme katıştırarak. kitap çalmak suç olmasaydı diyorum, kitap satmak yasaklansaydı. yasakları yasaklara bölmekten bahsediyorum kendime. benim de kafam karmanla çorman arası bir yerde takılıyor. hayatımın fon müziği bazen düşük kaliteli bir şarkının her notasında yankılanan o gıcırtı. sanki şarkıyı düşen, yok olan bir şeyin içinden dinliyormuşum gibi hissettiren o gıcırtı. gereksiz şeylere ne çok takılıyorum diyorum, ne gereksiz şeylere takılıyorsun diyor o kadın, kelimelerin dizilişinin yarattığı hırçın havayı üfleyip ortadan kaldırmak istiyorum. canım çiçek açmış nanenin koparılıp alınmış bi parçasını koklayınca salata çekiyor. reyhan, diyorum, ne güzel bi isim. 

değişimden korkan insanların hayatı böylesine değişirken, benimki hep sabit kalıyor. değişkenlerime isimler ekliyorum.



89 yılı için fena değil ha?

Hiç yorum yok :