aşk dediğin frieda'nın ismini diego'yla aynı sayıda harf taşısın diye frida'ya çevirmesidir.

bunu söylemeyi unutmuşum.


ha ne diyorduk, kandil sebebiyle ertelenme mi? hı? efendim?

ben hiç kocaman kocaman başarısızlıklar yaşamadım. sorumluluk sahibi ama geniş bi insan oluşum genellikle uykusuz gecelere ve olduk olmadık yerlerde ağlamalara mal oldu; çünkü geniş olmama rağmen mükemmeliyetçi bi tarafım da mevcut ve bu zıtlık bana fena patlıyor. şu sınavı kazanıp kazanamamak umrumda değil aslında. okuduğum okulda yapmak ve yazmak zorunda olduğum bir düzine ıvır zıvırdan sonra öss'nin nasıl tırt bir sınav olduğunu açıklamaya kelimelerim yetmez. normal bir okulda okuyup da kazanamayanlara tam da bundan ötürü biraz gerizekalı ve tembel gözüyle bakıyorum o yüzden. bana raporlar alıp da yapamamayı kimse haklı çıkartamaz çünkü. neyse asıl mevzu şu ki felaket derecede korktuğum şey üniversitede seçtiğim alanda başarısız olmak aslında. biliyorum "bunu al. buraya koy. bunu yap. böyle olsun." düzeninde yapamam, kendimden bir şeyler katma ihtiyacım ve isteğim ağır basar ama "al bakalım, yarat." dediklerinde de ayvayı ayrı bir şekilde yemekten çok korkuyorum. güvenemiyorum o kadar kendime. bunu yaparım ben diyemiyorum bir türlü. herkesin "potansiyel işsiz çıkartıyor o bölümler." gözüyle baktığı yerlerde okumayı düşünüyorum, seçim yapmaya çalışıyorum ve sıkıntılar basıyor içimi. gelecekten korkuyorum. bugünü dalgınlıkla yaşıyorum ve geçmişi düşünmeye vaktim bile olmuyor. "iyisi mi sen beni bırak, devam et." diyesim geliyor ortaya çoğu kez. güvendiğim, sahip olduğum özelliklerin eksikliklerini fark ediyorum her gün ve daha da korkak olmaktan başka bir şey yapamıyorum. kafamda bir şeyleri evirip çevirmekten nasıl yorulduğumu anlatamam. ya, öyle işte.

görünen o ki bu gece çok geveleyeceğim buraya. parça parça.

bu pek şahane iki insana da teşekkür ediyorum (bildiginkadın, demirbey) müzikler için. önermek isteyen olursa daha buralardayız.