mark yourself safe

güvende hissetmekle ilgili proje yapmaya yeltenirken, kendi fiziksel alanımda bir anda güvensizlik içinde kalmam trajikomik oldu. insan sinirleniyor. korkuyla, çaresizlikle karışık bir sinirlenme hali. önce kendime yaptığım hata için kızdım, neden tanımadığım birinin önünde evimin kapısından içeri girdim diye, çünkü girmesem bilmeyecekti, geri gelmeyecekti. sonra beni kibar yapan şartlara kızdım. gülümseyerek konuşmasam geri gelmeyecekti. geri tepen savunma mekanizmama kızdım, ondan korkmadığımı anlasın diye hayır beni rahatsız etmiyorsun deyişime. ilk geri gelişinde polisi aramayışıma, ikinci gelişinde ev arkadaşımın kim olduğuna dikkatlice bakmadan kapıyı açışına.

genç oluşuma, kadın olduğum, benimle beraber kalan bir erkek olmadığı için buna maruz kalışıma öfke duydum. yapılacak hiçbir şey olmayışına, kurbanlık koyun gibi öyle beklememiz gerekişine öfke duydum. kaçtığım için kendimi suçladım. evde kalmak istemedim, kaçtım, korktum. güvende olduğumu bildiğim halde, kimsenin gelmeyeceğini bildiğim halde sabaha karşı beşte uyandım, buz gibi taşların üstünde, ses çıkarmamaya çalışarak ağladım. hayatımda üçüncü defa bu kadar çaresiz hissettim.

geçen dönem öğrendiğim once şeyi düşündüm, öğrendiğim her şeyin hızla suratıma çarpışını ve bilgiyle korkuyu yenemediğim için kendimi güçsüz saydım. yalnız kalmamak için köpek sahibi olmayı bencillik diye yargılarken korkumdan köpek sahibi olmayı düşünecek kadar "alçalışımdan" utandım. daha da çaresiz hissettim.

ne istediğini kestiremediğim, kültürünü filmler dışında bilmediğim, vücut dilini okuyamadığım, akıl sağlığının çok da yerinde olduğunu düşünmediğim yabancı bir erkek tarafından evimde, güvenli olmadığını bildiğim halde, sahip olduğum para buna yettiği için, illüzyonuyla aylardır yaşayabildiğim yerde resmen taciz edildim ve içime saldığı korku beni deli ediyor.

hiç bilmediğim bir yerde, her gün yeniden ve yeniden keşfederek, öğrenerek, çaba harcayarak, beynimi acıtarak algılamaya çalıştığım bu yerde altı aydır günlük hayatımı, aklımın işleyişini etkileyecek korkular yaşamadan hayatta kalıyordum. şimdi her ufak seste dikkat kesiliyorum, 911 aramam gerekirse söyleyeceğim cümleleri aklımdan geçiriyorum, bir nevi ezberleme, ne kadar hızlı söylersem o kadar çabuk gelirler ve belki yakalanır mantığı.

sonra ailemin sorusu geliyor aklıma: ee başka ne var ne yok? çok şey var da anne, neresinden nasıl başlasam da zaten güvende hissetmediğin bu yeryüzünde seni daha da güvensiz hissettirmesem. nasıl anlatsam sana da zaten hep aklında olan endişeyi körüklemesem.

başka, işte öyle, okula gidip geliyorum, çalışıyorum ve korkuyorum.

2 yorum :

Dingin Firari dedi ki...

Geçmiş olsun...

Adsız dedi ki...

Biraz çirkef olmaya çalış, fazla kibarlık iyi değil yeri geldiği zaman gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi bakmamayı da öğreneceksin, zamanla işte, içinde sindirmemekle. Ha çirkeflik benim de tabiatım değil ama bazen gerekiyor maalesef, tanımadığın insanlara karşı mesafe ve toslayacakları duvar da lazım. Boks öğrenebilirsin eğer şartlar müsaade ediyorsa, olacak olan zaten oluyor en güvenli yerde bile başına bir iş gelebilir, bunu sık sık kendine hatırlat, ama şu savunma sanatları insanı biraz ayağa kaldırıyor sanki, bilhassa kadınları. Sürekli kafanda kurmanı tavsiye etmem, önlemini al gerisine karışma kendi kendini zehirlersin öyle sadece. İyi ol çok çok iyi BEN SÜPER İYİYİM diye taşa toprağa bağır eheh öperim.