mayıs'a birkaç kala bazı işemeli kusmalı süreçlerimden bahsetmek isterim. şaka şaka kusmadım. ama ufak sinir krizleri yaşanmadı değil.
bundan yaklaşık olarak dört ay sonra ARRRRIVEDERCIIII diyerek ülke sınırlarını terk ediyorum. fakat buralara gelmeden önce parsons ve school of visual arts gibi kolumu isteseler vereceğim okullara kabul alıp, param yetmediği için gidememek, pazarlık yapmak, verilen artı bursa rağmen yine de gidememek gibi sıkıntılı şeyler yaşadım. evet, okulla pazarlık ettim arkadaşlar. aynı okula "VALLA ELDEN GELEN BU BAŞVURUYU KABUL EDİYOSANIZ EDİN YOKSA SORRY" falan da dedim. bu özgüvenin kaynağı neresi diye sorulacak olursa, cüzdanımın boşluğu derim. kabul alsam bile gidemeyeceğimin bilincinde olarak başvurduğum bu iki okul tıpkı üniversiteye giriş sınavında ilk sıraya koç tam burslu yazmam gibiydi. bir mucize falan olursa, her şey değişebilir umudu.
ama buralara gelmeden önce böyle işlere kalkışacak arkadaşlara ufak bir iki önerim var. başvuru paraları KOL gibi arkadaşlar. bunun yanında güzel sanatlar dallarından başvuracaksınız artı olarak bir de portfolyo upload parası bayılacaksınız. bunlara ek olarak başvururken içinizin acıyacağı bir başka yer ise kargo.
ups'in bana euro cinsinden fiyat vermesinin akabinde kendimi ağzım açık ptt sayfasında bulup, amerika kargosunun 65tl olduğunu öğrendikten sonra ptt'nin 10 gün içinde falan ulaştıracağını vadettiği transkriptimi yollamış bulundum. peki ne oldu? 10 oldu, 15 oldu falan derken kargo ulaşmadı bi türlü. şu anda net olarak hatırlamıyorum ama (sekiz okula başvurunca beyin gitti) bir süre içinde yetişmesi gerekiyordu ve YETİŞMEMİŞTİ. en son kendimi ptt çağrı merkezindeki çalışana "İNSANLARIN GELECEĞİYLE OYNAYAMAZSINIZ TAMAM MI????? SİZ KİMSİNİZ YA??? NE OLACAK ŞİMDİ BU????? yani biliyorum sizin suçunuz yok ama BEN KİME ANLATAYIM DERDİMİ NAPICAZ??? tamam not alı-YA ON YEDİ GÜN OLDU YOK HALA!!!" diye haykırarak ağlarken buldum.
neyse sonra durumlar çözüldü ve ben bizim okulun çok cüzi miktarlara anlaşmalı olarak dhl ile transkript yolladığını fark ettim. awwwwwwwwwwwww.
başvuru durumları hallolunca beni uzun bir "kabul alamayacağım", "alsam da para yetmeyecek", "ya buna eksik mi yolladım", "ay acaba niyet mektubuna şunu da mı yazsaydım" süreci karşıladı. derken ilk kabul en son sıraya koyduğum okuldan geldi. insanoğlu nanköööör, seviniyosun ama en sonuncuydu ya, anlatabiliyo muyum? neyse sonra yavaş yavaş kabuller, skype görüşmeleri başladı. telefonda zaten felaketimdir, skype üzerinden anadili ingilicce olan insanlarla konuşacak olmak düşüncesi beni daha da gerdi ama üstü ciddi altı aşortman stilimden vazgeçmedim. şubat dolaylarında gerçekleşen bu görüşmeler mart'a doğru sonuçlanırken "ulan resmen gidiyorum ya?" hissiyatı da yavaştan gelmeye başladı. tabi bununla gelen burada bırakacağım insanlar durumu da var ama oralara girmek istemiorm..........
ileri sararsak, sonunda bir yerin teklifini kabul ettim ve vize için sağlık raporu süreci başladı. bunun ilk meyvesi kolumda ayrı bir organizma yaratan PPD testi oldu. tüberküloz için yapılan bu testi verem savaş dispanserinden zıps diye olup çıkabilir 2-3 gün sonra gidip zıps diye sonucu öğrenebilirsiniz, zaten kimse gelip gitmediği için genelde çay partisi veriyor oluyorlar. gideceğim eyalet sürekli güneşli olduğu için ne olur ne olmaz alerji testi yaptırdım, zira geçen yaz kedi yüzünden nefes alamayarak geberiyordum ve alerjim olduğunu o ara öğrendim. en fazla alerjim ev tozu diye bir şeye çıktı ama kış boyu battaniye ile yatan şahsımın bundan bi şey anlamadığını söylemek mümkün.
vize için gerekli olan sağlık raporu biter de okulun ki başlamaz mı yav? tabi ki başlar :)))))9 e cinslik bedava PPD testinin amerika dışında yapılanını kabul etmeyen okul için bir de IGRA kan testi araştırmasına girişmem gerekti fakat henüz tamamlamadım. hacettepe'ye gidip gelmekten ciğerim soldu ve aldığım son mayış tükeniyor arkadaşlar. varsa etrafta grafik tasarım, video editing falan işleriniz varsa paslayın.
nası bağladım?
güzel.
öpt bye